Ofis Mobilyaları ve Büro Mobilyalarından Haberler

Mimarlık ve Sanat



 



Ortağınız Caroline Bos'la mimarlık ve sanat tarihi gibi iki farklı formasyondan geliyorsunuz. Bu farklılığı tasarım aşamasında nasıl buluşturuyorsunuz?


 


- Caroline Bos'la neredeyse on yıldır birlikte çalışıyoruz. Her zaman mimarlık tarihi ile sanat tarihinin birbirinden çok uzak olmadığına inandık ve bugünün mimarisinin nasıl olabileceği hakkında fikir yürütebildik. Caroline tasarım aşamasını da benimle paylaşıyor. Zaman zaman çok eleştirel olabiliyor ve projenin temel konseptini izleyip, yürütüyor.


 


- 1998'den itibaren "Van Berkel & Bos" yerine artık "UN Stu-dio" adıyla çalışmaya başladınız. Bu bir kimlik değişimi miydi?


 


- Van BerkelS Bos daha klasik bir mimarlık ofis organizasyonuna sahipti. Şu andaki ofis düzenimiz o sistemden çok farklı. Farklı konularda uzmanlaşmış kişilerle birlikte çalışmaya başladık. Örneğin, çalışanlarımızdan biri geometri, diğeri bilim, bir başkası iş yönetimi konularında uzman. Tıpkı bir tasarım vvorkshop'u gibi gruplar halinde çalışı-


 


yoruz. Müşterilerimizle ilişkileri de aynı biçimde örgütlüyoruz; onlar da bu sistemimizi bilerek bizi tercih ediyorlar, ilişkiler ağından oluşan bir stüdyoyuz.


 


- Bu yüzden "United Networks" (Birleşik Ağlar) adını aldınız...


 


- Kesinlikle öyle. Bu tıpkı bir ağ dokusu gibi... Ama aynı zamanda da bir gece kulübü gibiyiz. Ofisimiz, akşam saat 8'den sonra birşeyler içip, işin tadını çıkardığımız, yani eğlendiğimiz bir yer.


 


- Çalışma metodunuz hakkında neler söylersiniz?


 


- Çok farklı alanlardan, değişik yeteneklerdeki insanlarla iletişim halindeyiz. Her ölçekten projeye açığız. Gerçekten şu sıralar bu konu üzerine çok düşünüyorum ve kendimi çok farklı ölçeklerde çalışmaya zorluyorum. Küçük strüktürler üzerinde çalışırken ölçek duygusunu tamamen yitiriyorsunuz. Ne kadar başardığımı ben takdir edemem; ama küçük ölçeklerde çok büyük fikirler yaratmayı seviyorum.


 


- Tasarımlarınızın altındaki temel felsefeyi nasıl tanımlarsınız?


 


- Her tasarım problemini üç katmanlı olarak ele alıyorum. 


Öncelikle tasarımı 'tasarım yapmak' olarak ele almıyorum. Stilistik referanslar yerine, günlük yaşamdan yola çıkmayı tercih ediyorum, ikincil olarak da, 'organizasyon' çok önemli. Mimar da bir organizatördür, aslında. Bir yapının tüm unsurlarıyla birlikte nasıl biçimlendirileceğini örgütler. O binanın fonksiyonunun nasıl bir atmosfer içinde sunulduğu çok önemli. Yapının içindeki yaşam organizasyonu ve bu yaşamın dış dünyayla, toplumla iletişimi, ikincil önemli nokta. Üçüncü ve en önemli nokta ise, bu yaşam organizasyonunun güncel form ve mekan deneyimleriyle ilişkisini belirlemek.


 


- Mimari projelerinizin çevre ve doğayla ilişkisinde dogmatik bir tavır sergilemekten kaçınıyorsunuz.


 


- Evet. Bizim kuşağımız, yapıyı çevreyle ilişkilendirmek konusunda, oldukça tutucu bir eğitimle yetiştirildi. Oysa ki, mutlaka ışıkla, akslarla, görüş açılarıyla, yüksekliklerle düşünmek zorunda değilsiniz. Zaman zaman projelerimde, bu tür unsurları başlangıçta gözardı edip, daha sonra ele alabiliyorum. Benim öncelikli düşüncem, yapının organizasyonuyla ilgili. Örneğin, yapıya tam olarak nereden girilmesi gerektiği, benim için çevreyle ilişkisinden çok daha önemli olabiliyor.


 


- Walter Knoll için yarattığınız "Circle" için neler söylersiniz?


 


- Bu bir kanepeden çok 'oda'ya benziyor aslında. Günlük hayatın için deki pek çok farklı aktiviteyi bu kanepe üzerinde deneyimleyebilirsiniz. Tıpkı bir yaşam alanı gibi... Yemek masası olarak da, yatak odası olarak da işlevlendirebilirsiniz. Yani, farklı fonksiyonları bir arada toparladığımız bu tasarımda, parçaları istediğiniz gibi bir araya getirebilirsiniz. Bu da kullanıcıya interaktif bir rol yüklüyor.


 


- Mobilya tasarımındaki yaklaşımınız, mimari projelerinizdeki genel felsefeyle ortak yönler taşıyor mu?


 


- Mutlaka bir bağ var. Ama ben öyle düşünmeyi çok da sevmiyorum.


 


- Şu an üzerinde çalıştığınız projelerden bahsetsek...


 


- Stuttgart'taki Mercedes Benz Müzesi şu sıralar devam eden en önemli projelerimizden biri. Amsterdam'daki "Mahler 4" ofis binası ve "Arnhem Central" istasyon bölgesi kentsel düzenlemesi, 2006 ve 2007'de tamamlanacak diğer önemi projelerimizden bazıları.


 


- Mimarlığın teorik alanında da çeşitli aktiviteleriniz var. Mimarlık eğitimiyle ilgili nasıl bir anlayışa sahipsiniz?


 


Gerçekten de güzel bir soru. Mimarlık eğitiminin artık sadece bina tasarlamaktan ibaret olmadığını düşünüyorum. Öğrencilerime nasıl tasarım yapacaklarını değil, kendileri için bir tasarım yapma modeli geliştirmeleri gerektiğini öğretmeye çalışıyorum.


 

SAYFAYI YAZDIR